Genel

KAPADOKYA KÜLTÜR TURU

2 Gece Otel Konaklaması 4  Gün

 

Kapadokya Nevşehir, Niğde, Aksaray üçgeni arasında kalan bölgeye Persler’in verdiği ad. Katpatukya “Güzel Atlar Ülkesi” anlamına geliyor.
Geçmişte birçok kez yağmaya maruz kalan Kapadokya halkı, bu tip saldırılardan kendilerini koruyabilmek için bölgenin yerel halkı girişi gizlenebilen ve bu sayede dışarıdan gelen saldırganların fark edemeyeceği mağara ve oyuklarda yaşamayı seçmiştir.
Uzunca bir süre yer altında kalmaları gerekebileceğinden, bu mağara evler içerisinde su kaynakları, yiyecek saklayacak depolar, şaraphaneler ve ibadethaneler bulunduran yer altı şehirleri haline gelmiş

 

Tur Programı

 

Otobüs ile Ulaşım  14 Eylül

 1. Gün (İstanbul – Kapadokya )

 

23:00 Zincirlikuyu Tat Towers Önü

23:15 Kadıköy Evlendirme Dairesi Önü

 

Misafirlerimizin alınmasının ardından Kapadokya Bölgesi’ne hareket.

Konaklama:Otobüs Yolculuğu

2. Gün (Hacı Bektaş Veli,Göreme Müzesi,Üçgüzeller,Uçhisar ) 15 Eylül

Sabah yolda ekstra olarak alınan serbest kahvaltı sonrası,Hacı Bektaş Rumi Türbesi’ni ziyaret ediyoruz, 1 saatlik bir yolculuğun ardından;
Eski adıyla Korama bugünkü adıyla Göreme Vadisi içinde yer alan Göreme Açık Hava Müzesi’ni gezmek üzere hareket ediyoruz. Müze içerisindeki muhtelif kiliseler (Elmalı Kilise, Azize Barbara Kilisesi, Aziz Basileus Kilisesi, Çarıklı Kilise), yemekhane, mutfak, kiler, şaraphane ve İncil’in baştan sona resmedildiği Tokalı Kilise göreceğimiz yerler arasında.

– Ürgüp içinde yapacağımız panoramik tur sonrasında şarap Çanak –Çömlek atalyölerini ziyaret ediyoruz.

– Daha sonra ise şapkalı peribacalarının en güzel örneklerinin bulunduğu, aynı zamanda bütün Kapadokya Bölgesi’ nin panoramik manzarasının izlenebildiği Üçgüzeller Mevkii’ nde verilecek fotoğraf ve gezinti molası ile turumuza devem
ediyoruz.

– Asmalı Konak dizisinin de çekildiği, Rum mimarisinin en iyi örneklerini görebileceğimiz Mustafapaşa Köyü’ nü gördükten sonra, Ağaçaltı Kilisesi,Yılanlı Kilise gibi birçok kiliseyi çatısı altında barındıran,medeniyetlere ev sahipliği yapmış yaklaşık 12 kilometre uzunluğundaki Ihlara Vadisi’nde soluğu alıyoruz. Vadiyi gezdikten sonra ise;
– Bölgenin en yüksek noktası olan, muhtelif dönemlerde savunma amaçlı olarak kullanılmış ve tamamı doğal olarak oluşmuş bir kaya bloğunun oyulması ile Hitit Dönemi ile Ms.9.YY arasında ortaya çıkmış olan Uçhisar Kalesi’ni fotoğraflıyoruz.Kale gezimizin ardından Uçhisar’da bulunan bölgeye ait yöresel baharat ve yemişlerin tanıtıldığı sergide alışveriş imkânı buluyoruz.

– Bugünkü tur programımız bölgenin doğal kaynaklarından olan onyx taşının işlendiği Onxy Taş atölyesi ziyareti ile sona eriyor ve otelimize dönüyoruz. Akşam yemeği otelimizde. (Dileyen misafirlerimizde yemek sonrası otelimizin discosundan yararlanabilirler.)

Öğle Yemeği: Han Restaurant 150 TL   ( açık büfe )

Balon Turu : 200 €  ( Gün doğumundan itibaren 1 saat )

Konaklanacak Tesis: Suhan Otel 5*

3. Gün (Devrent,Paşabağı,Derinkuyu,Avanos) 16  Eylül

Dileyen misafirlerimiz gün doğumunu balon turu ile birlikte yapacaklardır.

– Otelimizde alacağımız sabah kahvaltısı sonrası çok başlı peribacalarının ve keşiş hücrelerinin görülebileceği Paşabağı’ nda fotoğraf molası veriyoruz.

– Devamında değişik şekillere benzetilen peribacalarının bulunduğu Devrent Vadisi’ni geziyoruz.

– Turumuz Cilalı Taş Devri’ nden beri aynı teknik ve malzeme ile çanak çömlek üretimi yapılan Avanos’a yapacağımız ziyaret ile devam ediyor. Bu ziyaretimiz sırasında Kızılırmak’ tan elde edilen çamurun işlenmesi ve çömlekçi çarkı başta olmak üzere çeşitli teknikler ile sanat eserlerine dönüştürülmesi konusunda bilgiler alıyoruz, arzu ederseniz alışveriş yapma imkânından faydalanıyoruz.

– Düşman baskınlarından kaçan binlerce kişinin, aylarca yaşayabileceği şekilde düzenlenmiş bir mühendislik harikası olan Derinkuyu Yeraltı Şehri.

Öğle Yemeği:Uranüs Restaurant 150 TL (Set Menü )

Türk Gecesi: 200 TL

Konaklanacak Tesis: Suhan Otel 5*

4. Gün (Kapadokya – İstanbul) 17 Eylül

– Otelimizde alacağımız sabah kahvaltısı sonrası Ağaçaltı Kilisesi,Yılanlı Kilise gibi birçok kiliseyi çatısı altında barındıran,medeniyetlere ev sahipliği yapmış yaklaşık 12 kilometre uzunluğundaki Ihlara Vadisi’nde soluğu alıyoruz.

– İstanbul’a doğru yola çıktığımızda Tuz Gölü kıyısında vereceğimiz fotoğraf molası ardından Ankara, Bolu üzerinden yol alarak Istanbul’ a varıyoruz.

Öğle Yemeği : Ihlara Vadisi,150 TL Set Menü

 

 

 

Ücrete Dahil Olan Hizmetler

  • -Programa dahil 2 gece 3 gün ulaşım
  • -Belirtilen otellerde 2 gece yarım pansiyon konaklama
  • -Rehberlik Hizmetleri
  • -Mesleki sorumluluk sigortası

Ücrete Dahil Olmayan Hizmetler

- Öğle Yemekleri

-Müze ören yeri giriş ücreti

-Kişisel harcamalar

Uygun tarihler

Ne yazık ki bu turda yer kalmadı.

Kapadokya

Kapadokya

Kapadokya, başta Nevşehir olmak üzere Kırşehir, Niğde, Aksaray ve Kayseri illerine yayılmış olan 60 milyon yıl önce Erciyes, Hasandağı ve Güllüdağ’ın püskürttüğü lav ve küllerin oluşturduğu yumuşak tabakaların milyonlarca yıl boyunca yağmur ve rüzgar tarafından aşındırılmasıyla ortaya çıkan bölgedir.

Bölgede insan yerleşimi Paleolitik döneme kadar uzanmaktadır. Hititler’in yaşadığı topraklar daha sonraki dönemlerde Hrıstiyanlığın en önemli merkezlerinden biri olmuştur. Kayalara oyulan evler ve kiliseler, bölgeyi Roma İmparatorluğu’nun baskısından kaçan Hıristiyanlar için devasa bir sığınak haline getirmiştir.

Kapadokya bölgesi, doğa ve tarihin bütünleştiği bir yerdir. Coğrafi olaylar Peribacaları’nı oluştururken, tarihi süreçte, insanlar da bu peribacalarının içlerine evler, kiliseler ve manastırlar oymuş bunları fresklerle süsleyerek binlerce yıllık medeniyetlerin izlerini günümüze taşımıştır. İnsan yerleşimlerinin Paleolitik döneme kadar uzandığı Kapadokya’nın yazılı tarihi Hititlerle başlar. Tarih boyunca ticaret kolonilerini barındıran ve ülkeler arasında ticari ve sosyal bir köprü kuran Kapadokya, İpek Yolu’nun da önemli kavşaklarından biridir.

MÖ 12. yüzyılda Hitit İmparatorluğu’nun çöküşüyle bölgede karanlık bir dönem başlar. Bu dönemde Asur ve Frigya etkileri taşıyan geç Hitit Kralları bölgeye egemen olur. Bu Krallıklar MÖ 6. yüzyıldaki Pers işgaline kadar sürer.

MÖ 332 yılında Büyük İskender Persleri yenilgiye uğratır, ama Kapadokya’da büyük bir dirençle karşılaşır. Bu dönemde Kapadokya Krallığı kurulur. MÖ 3. yüzyıl sonlarına doğru Romalıların gücü bölgede hissedilmeye başlar. MÖ 1. yüzyıl ortalarında Kapadokya Kralları, Romalı generallerin gücüyle atanmakta ve tahttan indirilmektedir. MS 17 yılında son Kapadokya kralı ölünce bölge Roma’nın bir eyaleti olur.

MS 3. yüzyılda Kapadokya’ya Hıristiyanlar gelir ve bölge onlar için bir eğitim ve düşünce merkezi olur. 303-308 yılları arasında Hıristiyanlara uygulanan baskılar iyice artar. Fakat Kapadokya baskılardan korunmak ve Hıristiyan öğretiyi yaymak için ideal bir yerdir. Derin vadiler ve volkanik yumuşak kayalardan oydukları sığınaklar Romalı askerlere karşı güvenli bir alan oluşturur.

4. yüzyıl, daha sonra “Kapadokya’nın Babaları” olarak adlandırılan insanların, dönemi olur. Fakat bölgenin önemi, III. Leon’un ikonları yasaklamasıyla doruk noktasına ulaşır. Bu durum karşısında, ikon yanlısı bazı kişiler bölgeye sığınmaya başlar. İkonoklazm hareketi yüz yıldan fazla sürer (726-843). Bu dönemde birkaç Kapadokya kilisesi İkonoklazm etkisinde kaldıysa da, ikondan yana olanlar burada rahatlıkla ibadetlerini sürdürdüler. Kapadokya manastırları bu devirde oldukça gelişir.

Yine bu dönemlerde, Anadolu’nun Ermenistan’dan Kapadokya’ya kadar olan Hıristiyan bölgelerine Arap akınları başlar. Bu akınlardan kaçarak bölgeye gelen insanlar bölgedeki kiliselerin tarzlarının değişmesine sebep olur. 11. ve 12. yüzyıllarda Kapadokya Selçukluların eline geçer. Bu ve bunu takip eden Osmanlı zamanlarında bölge sorunsuz bir dönem geçirir. Bölgedeki son Hıristiyanlar 1924-26 yıllarında yapılan mübadeleyle, arkalarında güzel mimari örnekler bırakarak Kapadokya’yı terkettiler.

Daha fazla

Üzgünüz, henüz tur hakkında bir değerlendirme yapılmamış.